Son yaşanan sarsıntıların akabinde yeni bir tartışma mevzumuz oldu. Mevzumuzun başlığı yetki. Belediyeler vilayet ve ilçelerinde gerek kendi imkanlarıyla inceledikleri gerekse de vatandaştan gelen talepleri kıymetlendirerek yaptıkları bina incelemelerinde bina oturuma uygun olmayacak kadar çürük ise çürük raporu hazırlayabiliyor. Ancak hazırladığı raporu ne Etraf ve Şehircilik Bakanlığına iletiyor ne de çürük raporu verdiği binanın yıkılıp yıkılmadığını takip ediyor. Münasebeti de yetkisinin olmaması. İzmir zelzelesinde bunu net olarak gördük. Lakin bu yalnızca İzmir’le hudutlu değil. Bu parti problemi de değil.
TÜM BELEDİYELER İÇİN GEÇERLİ
Yani bugün karşımıza çıkan tablo Türkiye’nin her hangi bir yerinde muhalefet yahut hükümet partilerinden birinin belediye sonları içerisinde de yaşanabilirdi. Bundan sonra da mümkün bir sarsıntıda yaşanıp yaşanmayacağını bilmiyoruz. Bildiğimiz bir gerçek ise belediyeler başta olmak üzere kimsenin sorumluluğu üstlenmemesi ve yetkim yok mazeretinin gerisine sığınması. Vatandaşsa olaylar karşısında şaşkın. Tıpkı şaşkınlık bende de var. Husus hakkında görüşlerini aldığımız sokak röportajlarında bayan erkek, genç yaşlı herkes belediye liderlerine “Yetkiniz yok da vicdanınız da mı yok” sorusunu soruyor.
OY KORKUSU ÖNE ÇIKIYOR
Yeni Şafak Gazetesi olarak yaptığımız sokak röportajında Ali Bayrak isimli bir vatandaş oy korkusuna dikkat çekiyor. O binaların mümkün bir sarsıntıda yıkılacağını rapora not edenlerin sorumluluğunun yüksek olduğunu belirten Bayrak, “Oy tasasıyla sessiz kalınıyor. Seçilemezlerse de muhatabı yeni liderler olsun deniliyor. Yeni liderler da görünen o ki ilçede çürük raporu verilen bina var mı bina stoğumuzun durumu nedir üzere soruları sormuyor. Bunlar olmayınca da işte sonuç ortada. Yitip giden 114 can ve yetim kalan çocuklar…” diyerek yansısını lisana getirdi.
2019’DA BİLDİRİN DAVETİ YAPILDI
Sokak röportajlarında karşımıza bir de yönetmeliklere ve aktüel bahislere hakim eski bir belediye çalışanı da çıktı. Belediyelerin sorumluluğunun olduğunu hatırlatan vatandaş 2019’da Etraf ve Şehircilik Bakanlığı tarafından 81 vilayet’e mevzu ile ilgili genelge gönderildiğini hatırlattı. Hakikaten Kartal’da yıkılan ve 21 şahsa mezar olan Yeşilyurt Binası faciasından sonra Etraf ve Şehircilik Bakanlığı 81 vilayet’e genelge göndererek riskli yapıların tespit edilerek bakanlığa bildirim de bulunulmasını istemişti. Bakan Murat Kurum imzası ile yayımlanan genelgede “Bakanlığımız 2023 vizyonu kapsamında, kentsel dönüşüm uygulamalarında karşılaşılan sıkıntıların tahlili, dönüşüm sürecinin uygunlaştırılması ile yerleşim ölçeğindeki kentsel dönüşümün bütüncül bir formda yönetilmesini sağlamak maksadıyla yeni bir yaklaşıma muhtaçlık duyulmuştur. Bu kapsamda ‘Kentsel Dönüşüm Strateji Dokümanının Hazırlanmasına Yönelik Prensip ve Esaslar’ çerçevesinde iliniz sonları içerisinde bulunan büyükşehir, vilayet ve ilçe belediye başkanlıklarınca kentsel dönüşüm strateji dokümanının hazırlanması ve yetki sonları dahilinde bulunan en riskli alanların 3 ay içerisinde Bakanlığımıza bildirilmesi gerektiğinin ilgili belediyelere iletilmesi konusunda gereğini rica ederim” tabirlerine yer verilmişti. Yani çürük binaların hepsinin bakanlığa bildirilmesi 2019 yılında belediyelerden net olarak istendi.
Cumhurbaşkanı siyasi mesleğini ortaya koydu
Deprem riski devletin en üst kademesi olan Cumhurbaşkanlığı makamında en kıymetli mevzu olarak gündemde. Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan, 2011’de başbakanlığı periyodunda, “Benim siyasi hayatıma mal olsa da ben tek bir vatandaşımın enkaz altında kalmasına müsaade etmeyeceğim ve kentsel dönüşümü başlatacağım” diyerek mevzuya verdiği ehemmiyeti net olarak ortaya koymuştu. Seçim periyotlarında de en öncelikli bahisleri ortasında binaların zelzeleye sağlam hale getirilmesi yer aldı.
HERKES VAZİFESİNİ YAPMALI
