Erzurum’da bir küme üniversite öğrencisinin hayvan barınağından alarak sahiplendiği iki köpek, şirinlikleriyle fakültenin maskotu haline geldi.
Atatürk Üniversitesi Eczacılık Fakültesi öğrencisi Rümeysa Eren, tıpkı üniversitenin Hukuk Fakültesi öğrencisi Batuhan Keskin ile Kazım Karabekir Eğitim Fakültesi Okul Öncesi Öğretmenliği Kısmı öğrencileri Ebrar Aykut ve Büşra Özcan, üniversitenin Hoş Sanatlar Fakültesindeki (GSF) oturakların altında barınan ve soğuk hava nedeniyle aç ve bakımsız halde olan bir anne köpek ile yavrularını fark etti.
Barındıkları yerin köpek ve yavrularına uygun olmayışından hüzün duyarak harekete geçen üniversiteli gençler, birtakım kurumlarla bağlantı kurarak köpeklerin battaniye, kulübe ve mama gereksinimlerini karşıladı.
Öğrencilerin bir mühlet burada beslediği köpekler, rahatsızlık duyan vatandaşların şikayetiyle barınağa götürüldü. Köpek ve yavrularının barınağa götürülmesine üzülen gençler, anne köpek ve yavrularının sahiplenmek için harekete geçti.
Yaptıkları görüşmelerin akabinde yalnızca anne köpeği barınaktan alan öğrenciler, bir yavru köpeği de sahiplenmeye karar verdi.
Hazırladıkları yuvada köpekleri besleyen üniversite öğrencileri, öğrenci ve akademisyenlerin dayanaklarıyla ders saatlerine nazaran köpeklerin bakımını yapıp muhtaçlıklarını karşılıyor.
Sempatikliği ve hareketli oluşundan ötürü akademisyen ve öğrencilerin ilgisinin ağır olduğu köpekler, adeta fakültenin maskotu haline geldi.
Öğrencilerden Rümeysa Eren, AA muhabirine yaptığı açıklamada, köpeklerin daha evvel berbat ve soğuk yerde bulunduğunu, arkadaşlarıyla kelam konusu yeri temizleyerek düzenleyip köpeklere uygun yuvaya dönüştürdüklerini söyledi.
“Şıp Şıp” ismini verdikleri yavru köpeği sahiplenmeden evvel birçok köpeğin bakımını arkadaşlarıyla yaptığını belirten Eren, “Şikayet üzerine burada beslediğimiz köpek ve yavruları barınağa götürüldü. Barınaktan yalnızca kısırlaştırılmış formda anne köpeği alabildik, yavruları alamadık.” dedi.
Eren, barınaktan anne köpeğin yanı sıra “Şıp Şıp”ı da aldıklarını söz ederek, şöyle konuştu:
“Şıp Şıp’ın öyküsü var ve şöyle. O gün çok yağmur yağıyordu ve etraf çamurluydu. Köpekler kafesin öteki tarafına yapışmıştı ancak Şıp Şıp bize yanlışsız koştu. Muhtemelen yeni gelmişti. Yağmurun altında koşup ‘şıp şıp’ sesi çıkartarak gelmişti ve ondan ötürü ismi Şıp Şıp oldu. Alıp getirdik, çamurluydu. Birinci başta yıkayıp veterinere götürdük. Burada birinci aşısını ve iç, dış parazit aşısını oldu. Sonra hazırladığımız yuvaya getirerek beslemeye başladık.”
Köpeklerin üniversitenin maskotu haline geldiğini anlatan Eren, “Köpekleri öğrenciler çok seviyor. Gün içerisinde dersimizden evvel buruya gelerek denetim ediyoruz. Yemeğini suyunu bırakıp havalar hoş olduğunda gezdiriyoruz. Bunun yanı sıra etraftaki öbür köpeklere de bakıyoruz. Uygun olduklarını gördükten sonda dersimize gidiyoruz.” sözlerini kullandı.
Okul Öncesi Öğretmenliği Kısmı öğrencisi Ebrar Aykut ise yerleşke içerisinde hayvan beslemenin tarifsiz bir his yaşattığını ve hayvanlara yardımcı olmanın değerli olduğunu lisana getirdi.
Akademisyenler köpeklerin bakımında öğrencilere yardım ediyor
Köpeklerin bakımını arkadaşlarıyla nöbetleşerek yaptığını bildiren Aykut, şöyle konuştu:
“Birinci öğretim arkadaşlarımız sabah, ikinci öğretimde eğitim gören bizler ise ders saatlerimiz öncesinde gelip bakımlarını yapıyoruz. Köpekler daima kontrolümüz altında, ‘Bir şeye gereksinimleri var mı’ diye daima denetim ediyoruz. Açıkçası birkaç zorluk da yaşıyoruz. Fakültenin öğrencileri sevmek istiyor, bu da hayvanların kaybolmasına neden oluyor. Bu yüzden her vakit daima denetim etmemiz gerekiyor. Buradaki hocalarımız bize çok büyük dayanak veriyor, her gün tavuk haşlayıp yemek artıklarını getirenler oluyor.”
