İklim değişikliğiyle mücadele kentçe yapılmalı
Dünyanın en önemli sorunları arasında yer alan çevre ve iklim değişikliği, Kartepe Zirvesi’nin de en önemli gündem maddeleri arasında yer aldı
Kocaeli Büyükşehir Belediyesi tarafından bu yıl dördüncüsü düzenlenen Kartepe Zirvesi’nin 3. gününde Dünyanın en önemli sorunları arasında yer alan çevre ve iklim konusuna el atıldı. Süleyman Paşa Salonu’nda Doç. Dr. Orhan Sevimoğlu’nun başkanlığında online olarak gerçekleştirilen özel oturumda “Çevre, İklim Değişikliği ve Kentler” başlığı altında çevreye verilen zarar ve bu zararların en aza indirilmesi için alınması gereken önlemler konuşuldu. Konunun ele alındığı akademik oturumda, iklim değişikliği ile mücadelenin kentçe yapılması gerektiğine dikkat çekildi.
YEŞİL ALTYAPI VE TEMİZ ENERJİ
Dünyada iklim değişikliğiyle mücadele eden kentlerin örnek gösterildiği oturumda kentlere iklim değişikliğine karşı direnç kazandırılması gerektiği ifade edildi. İlgiyle izlenen oturumda, şehirlerin yeşil altyapıya önem vermesi ve temiz enerji kaynaklarının kullanılması üzerinde duruldu.
KIYI ALANLARINDA ARAZİ KULLANIM DEĞİŞİKLİĞİ
Gazi Üniversitesi’nden Prof. Dr. Tanyel Özelçi Eceral, “Kıyı Alanlarında Ve Kentlerinde Arazi Kullanımı Değişikliği ve Sürdürülebilirlik” konusu ile ilgili bir sunum gerçekleştirdi. Harran Üniversitesi’nden Arş. Gör. İlknur Yeşim Dinçel ise, “Kirlilik Sığınağı Hipotezi: Türkiye İçin Ampirik Bir Analiz” başlığındaki sunumu ile fikirlerini açıkladı.
“İKLİM DEĞİŞİKLİYLE MÜCADELE EDECEK KENTLER OLUŞTURULMALI”
Kartepe Zirvesi’nde diğerlerinde olduğu gibi söz konusu oturumda da geleceğin akademisyenleri olan üniversite öğrencilerine söz verilerek, fikirlerini açıklama fırsatı sunuldu. Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi 1. Sınıf Öğrencisi Yaren Duman, “Kentlerin İklim Değişikliği Üzerine Etkisi: İklim Değişikliği İle Mücadelede Kentlerin Önemi Ve Başarılı Uygulama Örnekleriyle” oturuma destek verdi. Duman; “İklim değişikliği sorunu günümüzün en güncel tartışma konuları arasında ilk sırada gösteriliyor. Kentsel kapasiteyi aşan aşırı nüfus, fosil yakıt kullanımı gibi insan kaynaklı faktörler doğal işleyişin bozulmasına ve iklim değişikliğine yol açıyor. İklim değişikliği beraberinde birçok sorunu gün yüzüne çıkarıyor. İklim değişikliği ile mücadele ederken var olan durumun daha iyi bir şekilde anlaşılmasını sağlamak için kentlerde doğal kaynak yönetiminin ve planlamasının tekrardan gözden geçirilmesi ve oluşturulması gerekiyor. Bu da bize kentlerin bu tarz durumlara hazırlıklı olması için direnç kazandırılması gerektiğini gösteriyor. Bizim yapmamız gereken iklim dirençli kentler ve sürdürülebilir kentler oluşturmak. İklim değişikliğiyle mücadele eden kentler var. Bu konuda verilebilecek başarılı uygulama örnekleri arasında New York, San Francisco ve Kophenang’ı gösterebiliriz. Bu kentlerin en önemli ortak özellikleri ise her bir kentin azaltım hedeflerine sahip olması ve altyapılarını iklim değişikliğine uyum sağlayacak ve bu değişiklikten en az biçimde zarar görebilecek şekilde oluşturmalarıdır. Bu kentler ve uygulamaları aynı zamanda Türkiye’deki kentlere iklim değişikliği ile mücadele konusunda da örnek teşkil ediyor” ifadesini kullandı.
“TEMİZ ENERJİ KAYNAKLARI ARTMALI”
Düzce Üniversitesi’nden araştırma görevlisi Emine Can, “Kentler, İklim Değişikliği ve Sağlıklı Kentler Birliği” konusunda açıklamalarda bulundu. Can; tüm dünyayı etkileyen iklim değişikliğinin son yıllarda hızlı şekilde olumsuz etkilerini göstermeye başladığına dikkat çekerek, “Dünyadaki iklim değişikliğinin nedeni doğal ve çoğunlukla insan kaynaklıdır. İklim değişikliğiyle mücadelede uluslararası çalışmalar,bir dizi etkinlik ve sözleşmeler mevcut. Sağlıklı Kentler Birliği üyesine bağlı 13 belediye İklim değişikliğiyle mücadele için eylem planı hazırlamış. Bazı belediyelerin ürettiği projelerde birlik tarafından ödüllendirilmiştir. Kentlerde yeşil altyapı kavramı iklim değişikliyle mücadele konusu için önemli. İklim değişikliğiyle mücadelede en önemli konulardan biri de temiz enerji kaynaklarıdır” şeklinde konuştu. .
“NÜFUS ARTIŞI SERA GAZI EMİSYONUNU ARTTIRIYOR”
Bayburt Üniversitesi Arş. Gör. Tuğçe Hisoğlu Koç, aynı oturumda, “Kentsel İklim Değişikliği Yönetişiminin Aktörleri” başlığı altında sera gazı kullanımını anlattı. İklim değişikliğinin ana sebebinin insan faaliyetleri sonucunda sera gazı emisyonlarında gözlenen artış olduğuna dikkat çeken Arş. Gör. Koç; “Sera gazı emisyonlarının artışı ile dünyada aşırı hava olaylarının sıklığı artmaktadır. Dünyada yaşanan iklim değişikliği hem küresel hem bölgesel hem de yerel olarak, toplumlar için büyük bir endişe kaynağıdır. Bu nedenle iklim değişikliği, küresel siyasi gündemin önemli bir maddesine dönüşmüştür. Birçok bilimsel araştırma alanında oldukça ilgi gören bu kavram sosyal bilimcilerin de ilgi alanına dahil olmuştur. Sera gazı artışının en büyük nedeni göç bazlı illerde meydana gelen nüfus artışıdır. Nüfus artışı olan illerin sera gazı emisyonunun arttığı gözlemlendi” dedi.
“GIDA GÜVENCESİ GELECEK İÇİN ÖNEMLİ BİR KONU”
Bartın Üniversitesi’nden Prof. Dr. Sebahat Açıksöz, Avrupa Yeşil Mutabakatı Ve Dirençli Kentler İçin Gıda Güvencesi başlığını ele aldı. Hızla büyüyen Dünya nüfusunu mevcut gıda üretim sistemleri ile beslemenin giderek zorlaştığını belirten Prof. Dr. Açıksöz; “Toprak, su ve hava kirliliği, biyolojik çeşitlilik kaybı, doğal kaynakların tükenmesi, iklim değişikliği, salgın vb. sorunların eklenmesi ile gıda güvencesizliği ortaya çıkmaktadır. Bununla mücadele için Tarladan Sofraya ve Biyoçeşitlilik Stratejileri, iklim değişikliğiyle mücadele, çevre ve biyoçeşitliliği koruma çabalarını güçlendirecek 2 önemli başlık. Ülkemizde ise tarım alanlarındaki daralma ve aşırı su kullanımı gıda güvencesi konusunu olumsuz yönde etkiliyor. Bu stratejiler kapsamında, yenilikçi yaklaşımlar tarımda kullanılarak, tüketicilere gıdanın nereden geldiği, besin değerleri ve gıdanın ekolojik ayak izi gibi detaylı bilgileri ulaştırmanın yeni yolları araştırılıyor. Her iki strateji de; kentlerde adil, düşük maliyetli, güvenli, kapsayıcı ve sürdürülebilir gıda sistemlerine geçmeyi hedeflemeliyiz. Bu hedefler doğrultusunda ülkemizin üretim peyzajlarının korunarak, sürdürülebilirliğinin sağlanması; gıda güvencesi açısından gelecekte dirençli kentler oluşturulması için çok fonksiyonlu olarak kent halkına kazandırılması önem taşıyor” açıklamasında bulundu.
Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı