Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ankara’da Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası Konser Salonu Açılış Töreni’nde açıklamalarda bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konuşmasından satır başları şöyle:
“Geçen hafta kaybettiğimiz Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası Emekli başkeman sanatkarı Oktay Dalaysel’i şahsım, milletim ismine hürmetle yâd ediyorum. Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’nda müstesna bir miras bıraktı. Kendisine Allah’tan rahmet, ailesine, sanat topluluğuna sabırlar diliyorum. Açılış programımızı koronavirüs önlemleri sebebiyle kısıtlı bir iştirakle gerçekleştirmek zorunda kaldık.
Salgını önlemlere uyarak en kısa vakitte atlatmayı ümit ediyoruz. Bizler de görüşme, kabullerimizi, bu cins programlarımızı salgın gerçeğine nazaran düzenliyoruz. Konser salonu açılışına başkentimizin, ülkemizin kültür ve sanat hayatı için son derece kıymetli bir yerinde olduğu için ertelemeyi düşünmedik.
Konser salonu tam 2023 kişilik
Bugün Cumhurbaşkanı Senfoni Orkestrası’nı şanına yakışır bir formda kazandırmanın yanı sıra çağdaş bir mimari yapıtı ülkemize kazandırmış oluyoruz. Yaklaşık 15,4 hektarlık alan üzerinde 5 bloktan oluşmaktadır. 2023 kişilik konser salonu. Açık hava konser alanı mevcuttur. Restoran, kafeterya ve 800 araçlık kapalı otoparkı ile her muhtaçlığa karşılık verecek halde tasarlanmıştır.
Binada yer alan büyük ve küçük konser salonları, dünyaca ünlü akustik uzmanlarınca doğal akustik prensibine uygun biçimde inşa edilmiştir. Devlet opera, bale, müzik kümelerinin yanında özel sanat kümeleri ve toplulukları da istifade edebilecektir. Burası inşallah başkentimizin ortasında bir sanat ve müzik vahasına dönüşecektir. Her vilayetten ve her telden dünyanın sesi burada toplanacak, içimizdeki tüm hoşluklar notalara burada yansıyacaktır.
Pisagor ve Farabi tertibinden Mozart ile Bach’ın tınıların, Şemsettin ve Meragi’den, şehnaz besteler, üvertürler, kar-ı natıklar burada yankılanacaktır. Bir Itri nevakarı ile bir Beethoven konçertosu bir Yunus ilahisine eşlik eden barış senfonisine eşlik ederek buradan dünyaya açılacaktır.
Ülkemizin kültür sanat zenginliğinin nişanesi
Burası ülkemizin kültür sanat zenginliğinin nişanelerinden biri olarak kültürümüze hizmet verecektir. Bu yapıtın tekrar Ankara’ya ve tüm sanatseverlere güzeli olmasını diliyorum. Başta sayın Bakan ve takımını, projede misyon alan mimar, mühendis, emekçi herkesi tekrar şahsım, milletim ismine cani gönülden tebrik ediyorum.
Merhum Yahya Kemal’e nazaran bizim devlet kurma ve askerlik dışında dünya ortalamasının fevkinde olan üç büyük sanatımız vardır. Yahya Kemal bunları mimari, musiki ve şiir olarak sıralar. Mimari ve şiirle bir arada musikinin de kültürümüzde çok kıymetli bir yer tuttuğunu görüyoruz. Türk müziği orta Asya, eski Anadolu, Akdeniz, Ege, İslam, Osmanlı ve son olarak Batı olmak üzere beş damardan beslenerek bugüne ulaşmıştır. Perde ve makamlar kökü bin yıllara giden bu uzun serencamın yoldaki işaretleridir.
Dede Efendi ne kadar hürmete layıksa Aşık Veysel de öyledir
Türk müziği kadim birikimin, asırlık seyahatimizin, bin yıllık öykümüzün özü ve özetidir. Her bir türkü ve müziğimiz Horasan erenlerin hikmetinin, Anadolu’nun irfanını bugüne taşıyan bir hazinedir. Türkü ve müziklerimiz bizim bu topraklardaki varlığımızın seste, kelamda, güftede ve şiirde beden bulmuştur. İnsanımızın çığlığı, sevdası, hayalleri, sevip de kavuşamayanların hasreti vardır. Tüm müzik kolları kültür deryamızı zenginleştiren birer ırmak olarak görmemiz gerekir. Itri’nin yeri neyse Karacoğlan’ın yeri orasıdır. Dede Efendi ne kadar hürmete layıksa Aşık Veysel de öyledir. Hafız Saadettin Kaynak ne ise bozkırın tezenesi Neşet Ertaş ustaya birebir biçimde minnettarız.
Ülkede müzik inkılabı ismi altında Türk halk ve sanat müziğinin alaturka denilerek yasaklandığı tuhaf periyotlar yaşandı
Ülkemizde öbür çok hususta olduğu üzere geçmişte müzik konusunda önemli yanlışlar yapılmıştır. Ülkenin üstüne karabasan üzere çöken Jakoben zihniyet maalesef müzik de nasibini almıştır. Bu ülkede müzik inkılabı ismi altında Türk halk ve sanat müziğinin alaturka denilerek yasaklandığı tuhaf devirler yaşanmıştır. Bölümün gazetelerini baktığınızda alaturka müzik ilga edildi diye birçok haberle müsabakanız mümkündür. Halkın müzik zevkini yasaklarla değiştirebileceklerine inanmışlardır. Ne vakit ülkemiz bu faşist tasallutundan kurtulmuş ve yine canlanmaya başlamıştır.
Eski Türkiye görünümüne son verdik
Türkiye bizim devrimizde yalnızca siyaset, iktisat, savunmada değil kültür, sanat, müzik, edebiyatta da prangalarından kurtulmuştur. Biz insanlarımız ortasında ayrımcılık yapmadık. Müzik çeşitlerimiz ve müzisyenlerimiz ortasında da hiçbir ayrıma gitmedik. Şair, müellif, sanatkarları ortasında ayrım yapan, insanların dinlediği müzikleri, giydiği kıyafetleri ayıran eski Türkiye görünümüne son verdik.
Hiçbir komplekse kapılmadan ülkemizin kazanımı olarak hepsini kucaklamaya çalıştık. Ülkemiz kültür ve sanat hayatına zenginlik katacak her türlü yapıtı sahiplenmenin uğraşı içinde olduk. Ülkemizin en çağdaş opera binasını hayata geçirdik. İstanbul’da her tarafı lime lime dökülen AKM’yi yıkıp yerine İstanbul’umuza layık bir opera binası inşa ediyoruz. İnşaatını başta bakanım olmak üzere yakında takip ettiğimiz bu yapıtı de inşallah en kısa vakitte İstanbul’un ve ülkemizin hizmetine sunacağız.
Son 18 yılda 91 adet yurt içi 78 adet kültür varlığı standı gerçekleştirdik. Salgın periyodunda sinema, müzik, tiyatroya kadar çabucak her dala dayanak verdik. Cumhurbaşkanlığı himayesinde gerçekleştirilen Yeditepe konserleri, koronavirüs nedeniyle güç günler geçiren kesime can suyu olmuştur. Bundan sonra da inşallah sanatı ve sanatçıyı desteklemeye devam edeceğiz. Bir kere daha güzel olmasını diliyor burada vazife yapacak tüm sanatkarlara muvaffakiyetler diliyorum. Kültür ve Turizm Bakanımız ile grubuna katkıları için tekrar tekrar teşekkür ediyorum. Sizlere hürmetlerimi, sevgilerimi sunuyor ve artık de sanatkarlarımızı dinliyoruz.”
