Op. Dr. Serkan Tayar: ‘Vücut kitle endeksi 35’in altındaki hastalar mide balonu ile sıhhatine kavuşabilir’

Op. Dr. Serkan Tayar: “Vücut kitle endeksi 35’in altındaki hastalar mide balonu ile sıhhatine kavuşabilir”

TRABZON – Medical Park Karadeniz Hastanesi Genel Cerrahi Op. Dr. Serkan Tayar, dünyada artan risk haline gelen obezite ile uğraşta mide balonu sürecinin son yıllarda tercih edildiğini belirterek, “Vücut kitle endeksi 27’in üzerinde olan hastalarımızda endoskopi ünitesinde yaklaşık 5 dakika içerisinde yaptığımız, hastayı yaklaşık yarım saat içerisinde konutuna gönderdiğimiz kolay bir süreç. Mide balonu hastanın midesinde ortalama 6 ile 9 ay ortasında kalıyor. Bu süreçte kilo kaybı gayemiz ise 15-20 kilo oluyor” dedi.

Dünya genelinde yaygın olarak görülen obezite, her geçen gün daha da artan bir halk sıhhati sorunu haline geldi. Obezite ile çabada yapılan süreçlerle ilgili bilgiler veren Medical Park Karadeniz Hastanesi Genel Cerrahi Op. Dr. Serkan Tayar, obezitede Türkiye’nin Avrupa ülkeleri ortasında birinci sırada yer aldığını belirtti. Teknolojinin gelişmesiyle birlikte obezitenin kapalı ameliyat ve endoskopik yollarla çarçabuk tedavi edebildiğine dikkat çeken Op. Dr. Tayar, “Maalesef obezite pandemi ile birlikte inanılmaz derecede arttı. İnanılmaz bir ivmeyle büyüyor ve bilhassa şu anda Avrupa’da Türkiye maalesef obezitede birinci sırada. Lakin teknolojinin gelişmesiyle birlikte artık kapalı ameliyatlarla ve endoskopik tekniklerle bu hastalığı çarçabuk tedavi edebiliyoruz. Lakin artık hastaların obezitenin bir hastalık olduğunu kabul etmesi gerekiyor. ‘Obezite sahiden bir hastalık ben hastayım ve tedavimi olmam lazım’ diyerek kesinlikle sağlam bir tıbbi tetkik yaptırdıktan sonra muteber bir sıhhat kurumunda tedavilerini olmaları gerekiyor” dedi.

Boy ve kilo oranı 35’in üzerinde olan hastalar için cerrahi seçeneklerin ön planda tutulduğunu kaydeden Op. Dr. Tayar, “Vatandaş olarak beden kitle endeksi yani hastanın uzunluk, kilo oranı kıymetli. Uzunluk, kilo oranı 35’in üstünde olan hastalarımız öncelikle cerrahi seçenekleri ön planda tutuyor. Cerrahi seçenek 4 küçük delikten yaptığımız yaklaşık yarım saat süren ve ortalama hastanın hastanede 2 gün kaldığı ve 9 ay sonunda da ülkü kilosuna düştüğü artık çok sağlam, kolay bir usul. 35 üstü olan hastalar çoklukla kapalı ameliyat dediğimiz tüp mide ameliyatını tercih ediyor. Beden kitle endeksi 35’in altında olan hastalarda ise öncelik mide balon uygulaması. Mide balon uygulaması da çok muteberdir. Endoskopi ünitesinde yapılan, yaklaşık 5 dakika süren, hastanın yarım saat sonra meskenine gittiği ve ortalama 6 ayda 20-25 kilo kaybı yakaladığımız kolay, muteber bir prosedür. Şu anda en ön planda obezite ile uğraşta cerrahi olarak tüp mide yani sleve gastrektomi, endoskopik olarak ise mide balonu uygulamasını çok yaygın kullanıyoruz” biçiminde konuştu.

“Hastalarımızı daima takip edilen bir havuzun içerisine sokuyoruz”

İşlem sonrası hastalara diyet programı vererek yakından takip ettiklerini vurgulayan Op. Dr. Tayar, “Ameliyatta yahut mide balon uygulamasında hastaya diyet programı verme üzere bir durumumuz şuanda yok. Aslında bu hastalar diyet yapamayan ve diyet sorunu olan hastalar. Bunlar bir an evvel gelip tedavileri için birinci adımı atmaları gerekiyor. Süreç sonrası zati hastalara nasıl bir program uygulamaları gerektiği ve diyet programları hakkında diyetisyenimizle daima irtibat halinde olması gerektiğini ayrıntılarıyla anlatıyoruz. Hastaları şahsî asistanımızla yakın takip ediyoruz” diye konuştu.

“120 kilo bir vatandaş 9 ay sonra 70 kiloya düşebiliyor”

Mide balonu sürecinin akabinde 120 kilogram olan bir vatandaşın 9 ay sonra 70 kiloya düşebildiğini kaydeden Op. Dr. Tayyar, “Hastalarımızın geri dönüşleri, memnuniyet oranları nitekim çok yüksek. Bu bizi işimizde motive ediyor. Örnek veriyorum; 120 kilo bir vatandaş 9 ayda sonra 70 kiloya düşüyor. Ruhsal ve fizyolojik olarak da çok fazla bir değişim oluyor. Geçtiğimiz günlerde ameliyat ettiğimiz bir hasta insülin kullanıyordu. Şekeri ameliyat öncesi 400 iken, ameliyat sonrası insülini bırakınca şeker düzeyi 150’ye düştü. Bu çok trajik bir değişim. Kronik ilaç kullanan bir insanın ilacını kesiyorsun, ilaç kullanmayınca imgesi değişiyor. Görsel açıdan da hastalarımız keyifli olacakları biçimde hoş bir değişim içerisine giriyorlar” sözlerini kullandı.

“Elimizde cerrahi ve mide balonu üzere çok büyük silahlarımız var”

Obezitenin maalesef şuanda bir halk sıhhati sorunu olduğunu söyleyen Op. Dr. Tayar, şöyle konuştu:

“İnsanların bunu bir hastalık olarak değerlendirmesi gerekiyor. Obez hastalarda, sistemik hastalıklar gelişmeden yani tansiyon, şeker, kalp hastalığı üzere hastalıklar olmadan bir an evvel tedavileri olmaları lazım ki tedavi sonucunda hastalıklar gelişmeden hayatlarını kaliteli ve hoş bir halde geçirebilsinler. Şeker ve tansiyon hastaları için Tip-2 diyabet ve tansiyonu olan obez hastalarda ameliyat sonrası hem şeker düzeliyor hem tansiyon düzeliyor. Kullandıkları bir torba ilacı kullanmak zorunda kalmıyorlar. O yüzden şekeri ve tansiyonu olan obez hastalara ek teklifim hiç beklemeden bir an evvel obezite ile kahrınızı gidermeleri. Böylelikle hem şekerleri hem tansiyonları düzelmiş olur. Elimizde cerrahi ve mide balonu üzere çok büyük silahlarımız var. Bunların sonuçları çok çok hoş. O yüzden hastalara en büyük tavsiyem, obeziteyi bir hastalık olarak görüp bir an evvel tedavilerini başvurmalarıdır.”

“Obez bir yeni jenerasyon gelişiyor”

Uzun mühlet televizyon, tablet, bilgisayara maruz kalan çocuklarda obezite riski arttığını belirten Op. Dr. Tayar, şunları söyledi:

“Artan teknoloji ile birlikte maalesef taşınabilir yani oturarak bir hayat geçirmeye başladık. Yeni jenerasyon bunu doruklarını kadar yaşıyor. Çok obez bir yeni jenerasyon gelişiyor. Bu yüzden çocukluk çağından itibaren ebeveynlerin bu hususta şuurlu olup obez toplum yetişmemesi ismine da obeziteye eğilimli çocukları varsa bir an evvel tedavi için obezite ile ilgili kurumlara getirmelerini öneririm. Birinci eğitim ailede başlıyor. Bunları bir evvel hareketli bir hayata teşvik etmeleri, edemiyorlarsa da obez bir çocukları varsa mutlak suretle tedaviye yönlendirmelerini tavsiye ediyorum.”

“Sabah, öğlen, akşam bunu rutine geçirmek lazım”

Her kişinin beslenme programı oluşturması gerektiğini söyleyen Tayar, “Nasıl günlük 8 saat ahenge muhtaçlığımız varsa beslenme gereksinimimizin da rutin olarak nizamlı olması gerekiyor. Sabah, öğlen, akşam bunu rutine geçirmek lazım. Hareketli bir ömrü olan şahıslarda kalori tartı beslenip, kas kitle endeksini artıracak beslenme programı öneriyoruz. Burada şahsa yönelik beslenme programı çok daha hakikat. Kişinin yaptığı işe, çalıştığı ortama, gün içerisindeki hareketliliğine nazaran beslenme programlarını oluşturmak gerekiyor” dedi.

“Batı toplumları obezite ile direk karşı karşıya kalıyor”

Türkiye’de Batı kesitin teknoloji ortamı nedeniyle obezite ile karşı karşıya kaldığına dikkat çeken Tayar, “Trabzon, Türkiye geneline nazaran obezite ile çabada bir tık daha âlâ. Bunun nedeni de Karadeniz beşerinin sabırsız, hareketli, yerinde durmayı sevmeyen bir yapıya sahip olması. Türkiye geneline baktığımız da obezite ile çabada bölgesel olarak maalesef ki Batı’dakiler daha obez olmaya meyilli. Onlar daha çok teknoloji ile iç içe, taşınabilir bir hayat ve çalışma ortamları da oturarak olduğu için bu hususta biraz daha şanssız. Obezite ile direk karşı karşıya kalıyorlar” halinde konuştu.